Yasin Suresi

Ana sayfa » Yasin Suresi ile ilgili Hadisler

Yasin Suresi ile ilgili Hadisler


Bu sûrenin fazileti hakkında birçok hadis rivâyet edilmiştir. Bunların kimi sahih, kimisi garip, kimisi de zayıf olmakla beraber toplamı, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem), bu sûreye gerçekten fazla önem verdiğini gösterir.

  1. Tirmizî’nin rivâyet ettiği bir hadise göre: “Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsîn’dir. Kim Yâsîn’i okursa Allah onun okumasına, Kur’ân’ı on kere okumuş gibi sevap yazar”, lûsî bu hadisle ilgili olarak şu bilgiyi kaydeder: “Ma’kıl b. Yesâr’dan sahih olarak rivâyet edilmiştir ki, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Yâsîn, Kur’ân’ın kalbidir” buyurmuş ve bu, O’nun isimlerinden biri sayılmıştır. Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâli buna bir gerekçe olmak üzere bu sûrede haşrin ve neşrin (kıyâmet olaylarının) en edebî ve en güzel bir şekil üzere anlatılmış olduğunu, haşri ve neşri kabul etmenin de imanın kalbi mevkiinde bulunduğunu söylemiştir.
  2. Başka bir hadiste de Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsîn’dir. Ümmetimden her bir insanın kalbinde Yâsîn sûresinin olmasını isterdim!”
  3. Diğer bir hadiste ise Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Yâsîn, Kur’ân’ın kalbidir. Allah’ı ve âhiret gününü arzu ederek Yâsîn okuyan kimsenin geçmiş günâhı affedilir. O’nu ölülerinize okuyunuz” buyurmuştur.
  4. “Herhangi bir kimse gece Yâsîn sûresini, Allah’ın rızâsını kazanma düşüncesiyle okursa, o kimsenin o geceki günahları affedilir.” Diğer bir rivâyette: “Herhangi bir kimse gece-gündüz Yâsîn sûresini, Allah’ın rızâsını kazanma düşüncesiyle okursa, o kimsenin günahları affedilir.”
  5. “Kim sabahladığında Yâsîn sûresini okursa, akşama kadar kendisine işlerin kolaylığı verilir. Kim de akşamladığında gecenin başında Yâsîn sûresini okursa, sabaha kadar kendisine işlerin kolaylığı verilir.”
  6. “Yahyâ b. Ebî Kesîr şöyle demiştir: Bana ulaşan habere göre; “Kim gece Yâsîn sûresini okursa, sabaha kadar sevinç içinde olur. Kim de sabah Yâsîn sûresini okursa, akşama kadar huzur içinde olur.” Bu haberi bana, bu söylediğimi tecrübe eden birisi, haber verdi. Bunu Sa’lebî ve İbn Atiyye zikretti. İbn Atiyye, “tecrübe bunu doğrulamaktadır.” demiştir.
  7. “Cuma gecesi kim Yâsîn sûresini okursa, günahları affedilmiş olarak sabahlar.”
  8. “Yüce Allah, dünyayı ve gökleri yaratmadan bin sene önce Tâhâ ve Yâsîn sûrelerini okudu. Melekler okunan Kur’ân’ı işitince: ‘Kendilerine bu kitabın indirileceği ümmete, O’nu ezberleyecek sînelere ve O’nu okuyacak dillere müjdeler olsun.’ dediler.”
  9. “Cennet ehlinden Kur’ân kaldırılacak, onlar Tâhâ ve Yâsîn sûreleri hariç başka bir şey okumayacaklar.”
  10. “Ölen/ölmek üzere olan birisinin yanında Yâsîn okunursa, Allah onun halini hafifletir”
  11. “Her kim anasının-babasının veya bunlardan birinin kabrini her cuma ziyaret eder de yanlarında Yâsîn okursa, her harfinin sayısınca ona mağfiret edilir”

Yasin Suresi ve Kuranı Kerim Uygulaması

yasin suresi ve kuranı kerim app store yasin suresi ve kuranı kerim play store

Sitemizin yayın hayatına devam edebilmesi için sitemizi paylaşarak bize destek olmak ister misin?

TwetleFacebook'ta PaylaşWhatsappPinterestRedditTumblrLinkedin

Yâsîn Suresi Hakkında

Adı iki harften oluşan ilk âyetinden alınmıştır. Hz. Peygamber tarafından bu isimle anılmıştır ve Buhârî ve Tirmizî'nin hadis kitaplarında da bu isim kullanılmıştır. Sûre, Kur'an'ın kalbi olarak nitelendirilen bir hadise dayanarak "kalbü'l-Kur'ân" olarak da adlandırılmıştır ancak bu yaygınlık kazanamamıştır. Sûrenin Mekke döneminin ortalarında nâzil olduğu kabul edilmektedir. İnsanların yaptıkları işlerin ve bıraktıkları izlerin kayda geçirildiğini bildiren 12. âyetin yorumu meyanında rivayet edilen bir hadis dolayısıyla bu âyetin Medine'de indiği söylenmiştir ancak bu kanaat benimsenmemiştir. Sûre seksen üç âyetten oluşmaktadır ve fâsılası "م، ن" harfleridir.

Yâsîn sûresinde İslâm akaidinin üç temel konusu (tevhid, nübüvvet ve âhiret) tabiatın mükemmel kuruluşundan ve işleyişinden delillerle anlatılır. Bu arada geçmiş kavimlerden ibret alınacak örnekler verilir. Sûre dört bölümden oluşur ve birinci bölümünde ana konu Hz. Peygamber'in nübüvveti ve Kur'an'ın vahiy ürünü olduğunun ispatıdır. Sûrenin ilk âyetinde "yâsîn" adı geçer ve bu muhtemelen Hz. Muhammed'e bir hitaptır. Daha sonra Kur'an'a yemin edilerek Muhammed'in Allah'ın peygamberleri arasında bulunduğu ve Kur'an'ın da gafletten kurtulamayan insanları uyarmak amacıyla indirildiği ifade edilir. Ancak inanmayanların uyarılara rağmen iman etmeyecekleri belirtilir ve insanların yaptıklarının bir kaydedildiği bildirilir (âyet 1-12). Sûrenin ikinci bölümü, Hak dinin tebliğcilerine gönderildikleri bir yerleşim yerinin halkının hikâyesini anlatır. Bu yerleşim yerine önce iki tebliğci gönderilmiş, daha sonra onları desteklemek için bir üçüncüsü gönderilmiştir. Ancak halk elçilere yalancı demiş ve onların uğursuzluk getirdiğini ileri sürmüştür. Elçiler tebliğden vazgeçmezlerse işkenceyle öldürüleceklerini söylemişlerdir. Bu sırada şehrin uzak bir yerinden gelen bir kişi halkı iman etmeye teşvik ederken kendisi de iman etmiştir. Ancak inkârcılar tarafından öldürülmüştür ve sonunda o yerleşim yerinin halkı korkunç bir sesle helâk edilmiştir (âyet 13-32). Müfessirler, bu kıssada anlatılan şehrin Antakya, elçilerin havâriler, halkın Romalılar ve uzaktan gelen kişinin de Habîb en-Neccâr olabileceğini kaydetmişlerdir. Ancak bu açıklamalar Hıristiyanlığın yayılışı ve Antakya'nın tarihi açısından doğru görülmemiştir. Kur'an'daki diğer kıssalar gibi bu kıssada da mekân ve insanların kimliği bilinmemektedir. Bu kıssanın amacı tarihî bilgi vermek değil, kıssadan ders çıkarmayı sağlamaktır.

Sûrenin üçüncü bölümünde, insanların yaşadığı yeryüzünün besleyici özelliklerine, gece ve gündüz, güneş ve ay arasındaki düzen ve âhenk, yeryüzündeki bitkiler ve canlılar, insanlar ve bunların bilmediği diğer canlıların tozlaşma ve döllenme süreçlerine, gemilerin denizde batmamasına değinilerek Allah'ın birliği ve yüceliğine dikkat çekilir. Ancak bütün bu deliller ve işaretler rağmen inkârcıların dinî gerçekleri reddettiği ifade edilir (âyet 33-47). Yâsîn sûresinin dördüncü bölümü âhiretin varlığı ve âhiret âleminin tasvirine yöneliktir. Kıyametin ansızın kopacağı bildirildikten sonra vukuu hakkında kısaca bilgi verilir. Daha sonra cennetin tasviri yapılır ve cehennemliklerin durumu anlatılır. Ayrıca inkârcıların iddia ettiği gibi Kur'an'ın bir şair sözü olmadığı, vahiy ürünü olduğu zikredilir. Dünya hayatında insana verilen nimetlerden bazıları sayılır, ancak inkârcıların bunlara rağmen hiçbir fayda sağlamayan putlara tapındıkları belirtilir. Sûrenin son âyetlerinde insanın spermden meydana geldiği hatırlatılarak "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diye soran inkârcıya "İlk defa yaratmış olan diriltecek" şeklinde cevap verilir. Bu cevap, "Sizin için yeşil ağaçtan ateş çıkaran Allah ölüleri yeniden yaratmaya kâdir değil mi?" ifadesiyle desteklenir. Sûre, İslâm'ın tevhid ve âhiret inancına bir kez daha vurgu yaparak sona erer (âyet 48-83).

Yâsîn sûresi, Hz. Peygamber'e İncil yerine verildiğine dair hadisin sahih olduğu kabul edilmiştir. Bu sûre hakkında birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan biri "Yâsîn sûresini geceleri okuyan kimsenin günahları bağışlanır" şeklindedir ve sahih sayılmıştır. Yâsîn sûresinin ölüler için veya ölmek üzere olanların yanında okunmasını tavsiye eden diğer rivayetler ise zayıf sayılmıştır. Bazı tefsir kitaplarında isnadsız fazilet rivayetleri de bulunmaktadır.

Yâsîn sûresinin tefsiri konusunda yapılan çalışmalardan bazıları aşağıdaki gibidir:

Bu eserlerden başka, Yâsîn sûresinin tefsiri konusunda çok sayıda başka eser de bulunmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde yapılan araştırmada, Yâsîn tefsiri, havâs ve tercüme kayıtlarının sayısının 100 civarında olduğu tespit edilmiştir. Bu kayıtların yirmisi Hamâmîzâde Ali Efendi’nin Yâsîn tefsirine aittir, diğerleri ise Ebûishakzâde Esad Efendi’nin Ħulâśatü’t-tebyîn fî tefsîri sûre-i Yâsîn adlı eserine aittir.

Copyright © Yasin Suresi - 2015-2023